Alkol ve tütün dünyada en çok kullanılan iki keyif verici maddedir. İki maddenin de sağlık üstündeki etkileri bilinse de, bu maddelere erişim gayet kolaydır. Bu yazımda tütün ve alkolün, bir bütün olarak sağlık ve toplum üzerindeki zararlı etkilerine rağmen, ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı, uyuşturucu ile mücadeleden muaf tutulduğundan bahsedeceğim. Tütün ve alkol yüzlerce yıldır ABD kültüründe ve ülkemizde kabul edilebilir maddeler olmuştur; bir rivayete göre Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fetih nedeni de şaraptır. Alkol, tütün ve kafein birçok batı ülkesinde en sık kullanılan maddelerdir. İnsanları – yasal güç tehdidi yoluyla – bu maddeleri kullanmaktan alıkoymak, büyük olasılıkla popülariteleri ve kültürel kabulleri nedeniyle hafiflemeyecek bir politik felakete yol açacaktır.
Aslında, 1920’lerde tam olarak bu oldu: 1920’de, federal hükümet, 18. Tebdil (Yasa değişikliği) ile alkol satışlarını yasaklamayı denedi. Uzmanlar ve tarihçiler yaygın olarak “içki yasağı” olarak bilinen bu politikayı, başarısızlık ve hatta bir felaket olarak değerlendirirler, çünkü bu yasak ABD genelinde suç örgütlerini finanse eden büyük bir siyah pazarın oluşmasına yol açmıştır. Yasağın kaldırılması 14 yıl sürmüştür.
Alkol ve tütün ABD ekonomisinin önemli parçalarıdır. 2013 yılında, alkol satışları 124,7 milyar $ (bar ve restoran alımları hariç) ve tütün satışları ise 108 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer yasa yapıcılar, bu yasal endüstrileri yasaklamaya ve dağıtmaya kalkışsaydı, bu, ekonomiye milyarlarca dolar ve binlerce işe mal olacaktır. Milletvekilleri ve yasa yapıcılar, 1970 tarihli Kontrollü Maddeler Yasası‘nı onayladıklarında, söz konusu kültürel ve ekonomik sorunların farkındaydı. Bu nedenle, kenevir ve antidepresan kontrollü maddeler olarak tanımlanırken, alkol ve tütün bu tanımdan muaf tutulmuşturlar. Bu maddeler muaf tutulmamışsa, tütün ve alkolün mevcut program rejimi altında sıkı bir şekilde kontrol edilmesi muhtemeldir. Dünyanın önde gelen uyuşturucu politikası uzmanlarından Mark Kleiman, her ikisi de bugünün şartlarında değerlendirilseydi, program 1 maddeleri olarak sınıflandırılırlardı; bunun sebebi alkol ve tütünün, istismar etme, bağımlılık yaratma, kişinin sağlığına ve topluma zarar verme gibi özelliklerinin yüksekken, hiçbir tıbbi değere sahip olmamasıdır. Maddelerin sınıflandırılması ile ilgili çevirimi okumak için buraya tıklayınız.
Bütün bunlar uyuşturucu ile mücadele hakkında önemli bir noktayı gözler önüne seriyor: Yasa yapıcılar ilaçları vakumda değerlendirmiyorlar. Ayrıca, bir maddenin yasaklanmasının sosyoekonomik etkilerini de dikkate alırlar ve bu potansiyel dezavantajların, madde kullanımını ve madde suiistimalini potansiyel olarak azaltma kazanımlarına değip değmediğine de bakarlar. Ancak bu türden artılar ve eksilerle ilgili analizler, eleştirmenlerin bugün uyuşturucuyla savaşın sona ermesini istemelerinin sebeplerinden biridir. Uyuşturucu ile mücadele uyuşturucu kullanımı ve istismarını başarılı bir şekilde ortaya çıkarsa bile, bütçeye, medeni haklara ve uluslararası şiddete olan etkileri çok büyüktür, aynı zamanda uyuşturucu kullanımı üzerindeki küçük etkisinin maliyete değmeyeceği düşünülebilir.