Bu yazımda Kuzey Kıbrıs’ta kenevir yasalarının neden rahatlatılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bir sonraki yazımda ise izlenebilecek bazı yol haritalarına değineceğim.

Öncelikle hangi meslekten olursanız olun bu rahatlamanın getireceği birtakım pozitif ve negatif etkilere dair bir fikriniz vardır. Avukatlar, olayın yasal tarafını düşünür, doktorlar tıbbi. İşletmeciler işletme boyutunu düşünebilir, ziraatçılar zirai, turizmciler ise turistik. Bu liste uzar gider…

Engindüşün olarak bloğumuzda bir süredir madde olarak kenevire yer vermekteyiz ve kenevirle ilgili çeşitli konularda yazılar paylaştık. Bu yazıda ise son zamanlarda medyada yer almaya başlayan “Kuzey Kıbrıs ve Kenevir” konusunda kendi yorumumuza ve derlememize yer vereceğiz.

Bir süredir milletvekillerinin, partilerin, gazetecilerin, yazarların ve toplumun çeşitli kesimlerinin kenevir ile ilgili söylemlerini takip etmekteyiz. Bu yazıda çeşitli söylemlere, mevcut duruma ve kenevir yasalarının rahatlamasının bu konuları nasıl etkilediğinden bahsedeceğiz.

​​

Bu yazımda ağırlıklı olarak Gülşah Sanverler’in ve Erhan Arıklı’nın söylemlerine değineceğim.

Birinci neden, ülkemizde kenevir ile ilgili en büyük problem yakalanan kullanıcıların yaşadığı yasal sorunlar ve bunun sonucu olarak gelişen negatif hayat koşullarıdır.

Bağımlı kimseleri, dört duvar arasında tutarak, zihinsel olarak tamamen hayattan koparmanın ne kadar kötü bir durum olduğuna daha önceki yazılarımızda değinmiştik. Buna ek olarak da insanların topluma kazandırılmasında büyük öneme sahip olan rehabilitasyon merkezlerine olan ihtiyacımızdan da bahsetmiştik. Kıbrıs Gazetesinin 15 Mayıs 2018 tarihli haberinde Sağlık Bakanı Filiz Besim “Denetimli Serbestlik Yasası’nın yürütülmesinde aksaklıklar yaşandığını, bunun yanı sıra da uyuşturucu bağımlılığı tedavisinde hizmet verecek bir merkeze ihtiyacımızın olduğu” konusuna değinmiştir.

Çoğu kişi kenevirin rahatlatılması konusunda önceliği sentetik maddelerin zararlarına verecektir, ben bu görüşe pek katılmıyorum. Kişileri kullanım esnasında ve sonrasında fiziksel olarak etkileyen sentetik maddeleri fiziksel ve kimyasal olarak değiştirmemiz mümkün değildir. Fakat gençleri kullanım sonrası hem zihinsel, hem fiziksel, hem de sosyal açıdan yaralayan ceza sistemimizi, yasalarımızı, yasa uygulamalarını ve medyayı değiştirmemiz mümkündür.

Böylelikle kullanıcılar “adi suçlular” yerine anti-sosyal davranış sergileyen veya sağlık sorunu olan kişiler olarak görülecektir.

Şöyle ki; bugün halen daha az miktarlarla yakalanan kişilerin medya tarafından ifşa edilmesi, uzun mahkeme süreçleri ve bazı durumlarda hapis ile cezalandırılmaları artan kenevir kullanımı ile birleştiği zaman ülkemizde gerçekleştirilen uyuşturucu ile mücadeledeki en büyük sorun olarak önümüze çıkmaktadır. Denetimli serbestlik bu konuda atılmış büyük bir adım mıdır? Evet. Yeterli midir? Hayır.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve madde kullanımı, bağımlılık ve benzeri sorunlardan mustarip gençlerin topluma kazandırılması gerekir, hapishane (belli başlı durumlar dışında) topluma kazandırma yöntemi değildir, internet sitelerinde ve gazetelerde sansürsüz yüzlerle gündem yaratmanın da herhangi birine olumlu bir etkisi olduğunu düşünmüyorum

Kenevirin, Kuzey Kıbrıs Türk Toplumuna en çok zarar verdiği nokta kullanıcıların sistem tarafından çok hırpalanmasıdır. Bu yüzden kenevire dair konuşulması gereken en acil konu yine kenevir ile ilgili verilen cezalardır. Bu konu size önemsiz mi geliyor? Bakın Başbakan Tufan Erhürman geçen gün (22 mayıs 2018) açıklamasında ne demiş:

“Merkezi Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlüler cezaevi kapasitesinin üzerindeler. Oradaki genç tutuklu ve hükümlü sayısı çok ciddi arttı ve çok büyük kısmı da uyuşturucu kullanım suçundan dolayı orada bulunuyorlar.”

Dikkat ederseniz küçük kenevir suçlarıyla uğraşmak sadece kullanıcıları değil mahkeme, polis ve hapishaneleri de etkiliyor.

Yani bu konuda başarılı olunduğu takdirde; mahkeme, polisler ve hapishanelerde iş yükünün azaltılması da söz konusudur. Kenevirin %92’sinin güneyden geldiği doğruluk payı taşısa da bu sorgu esnasında söylenen bir yalan olabilir. Muhtemelen, Kuzey’de olup da yakalanmayan miktarlar bu yüzdeliğe dâhil edilmemiştir.

Bence bu maddenin nereden geldiğinden çok, bizim bu durum ile nasıl başa çıktığımız daha önemli bir konudur.

Çünkü bu maddenin güneyden geçmesinin sebebi, kuzeyde bu maddeye talep olmasıdır. Güney tarafına geçişler kapatılsa bile, bu talep kenevir ziraatının ve ticaretinin Kuzey Kıbrıs’ta sık sık görülmesine sebep olacaktır.

 

Kuzey Kıbrıs’ta ve dünyada uyuşturucu ile mücadele ile ilgili olan detaylı yazılarım için:

Kuzey Kıbrıs’ta Uyuşturucu ile Mücadele

Dekriminalizasyonu Destekleyen Polisler

Bağımlılık ve Ceza Sistem

​​

İkinci en önemli konu ise, bireylerin sentetik uyuşturucuların veya uçucu maddelerin kullanımına yönlenmesi ve bunların yarattığı potansiyel zararlardır.

Gülşah Sanver’in de açıklamasında yer verdiği üzere, sentetik kannabinoid ve türevleri, organik kenevire kıyasla çok daha zararlı bir maddedir.

Günümüzde sentetik kannabinoidlerin tam olarak yarattığı etki internetteki kullanıcı yorumlarından ve ele geçen hastane raporlarından gelmektedir. Sentetik maddeler gerçekten uzun ve detaylı bir konudur, bu kısmın altında sentetik maddeler ile yazdığım yazıları bulabilirsiniz.

 

İnternette bulunan yorumlara göre kullanıcılar; geçici psikoz, halüsinasyon, kusma, kan şekerinin yükselmesi, baş ağrısı, aşırı endişe, panik atak ve hipertansiyon olarak geçmektedir. Acil servis raporları ise baş ağrısı, halüsinasyon ve kalp çarpıntısından bahsetmektedir. Genellikle bu belirtiler 1-2 saatten sonra yok olmaktadır, ayrıca bilinçsiz kullanım durumlarında ise sentetik kannabinoid kullanımı ölümle sonuçlanabilmektedir. Organik kenevir ölüm riski taşımaz, şizofreniyle ilgili bilimsel verileri incelediğiniz zaman sadece bir korelasyon (ilişki) görebilirsiniz. Korelasyonun altın kuralı, sebebiyetle alakalandırılmaması gerektiğidir.

 

Bu konuyla ilgili de yazdık:
Kenevir Sonucu Ölüm Mümkün mü?

Kenevir Kullanımı Psikoza veya Şizofreniye Neden Olur mu?: Tarihsel Bir İnceleme

Sentetik kannabinoidlerin etkisi her ne kadar normal kenevire benzer gibi duyulsa da, kenevir kullanıcıları, sentetik kannabinoidlerin etkisinin çok daha ağır ve kontrol edilemez olduğunu söylemektedir.

Sentetik kenevirin daha yaygın olmasının en büyük sebebi eski yasal boşluklardan yararlanıp kenevirden daha az veya (ilk dönemlerde) hiç ceza almaması, kenevirden daha güçlü, daha ucuz olması ve ticaretinin daha kolay yapılmasıdır.  Ülkemizde sentetik kannabinoid kullanımı yaygındır ve bağımlılığından sıkça bahsedilir.

Daha da vahim bir haberin bize gösterdiği üzere tedavide kullanılmak için üretilen bazı ilaçların, bazı kişiler tarafından ilaç olarak değil, uyuşturucu madde olarak kullanılmasıdır. Buna ilave olarak blogumuza mesaj atan bir kişi, madde kullanmaya yönelik merakından dolayı zehirli ve tehlikeli bir psikoaktif madde olan Daturaya yöneldiğini söylüyor. Kenevir yasalarına getirilecek bir rahatlama ve gerekli eğitim bu bilinçsiz kullanımın önünü kesebilir.

Uzun lafın kısası, madde kullanıp kafa yapmak isteyen kişileri durdurmak çok zordur. Keneviri yasaklarsınız, sahtesini yaparlar. Sahtesini yasaklarsınız giderler öksürük şurubu içerler, zehirli bitkiler yerler. Bu durumda, kenevir gibi az zararlı bir maddenin kullanımını rahatlatmak, bu risk grubundaki kişileri bir nebze de olsa koruyacaktır.

Sentetik kenevir ve diğer bahsettiğim maddeler ile daha detaylı bilgi için

Sentetik Kannabinoid Nedir?

Stajyerlik Yaptığım Sentetik Kannabinoid Çalışması

Ilaçları Uyuşturucu Diye Kullanıyorlar

Datura Kıbrıs’ın Tehlikeli Psikoaktif Bitkisi

Üçüncü önemli bir nokta kenevirin tıbbi kullanım alanlarıdır.

Üstteki kısımda da bahsedildiği üzere sentetik kannabinoidlerin zararı çok olduğu gibi hiç bir tıbbi faydası da yoktur. Fakat organik kenevirde durum böyle değildir.  YDP lideri Erhan Arıklı açıklamasında, “Biz konuya uyuşturucu açısından bakmıyoruz. Hint keneviri, 18. Yüzyılda mucizevi bir bitki olarak kullanılırdı. 250 civarında hastalığa iyi geldiği bilinmekteydi. İlaçlar da Hint kenevirinden yapılırdı…”

Gülşah Sanver ise “Hint Keneviri sanıldığı gibi insan sağlığına sentetik uyuşturucular, eroin, kokain hatta eczanede reçete ile satılan ilaçlar kadar zararlı değildir” dedikten sonra şunları ekledi: “Hint Keneviri birçok alanda tedavi amaçlı dahi kullanılıyor.”

Gülşah Sanver’in ve Erhan Arıklı’nın Diyalog Gazetesinde de söylediği üzere kenevirin tıbbi kullanım alanları da mevcuttur, daha önce bununla ilgili bir yazı da paylaşmıştık.  Tabii ki kenevir bütün hastalıkları iyileştirip, insanları ölümsüz ve sonsuza dek genç yapan, bütün dünyayı kurtaracak bir mucize değildir. Kenevir konusunda çok fazla şişirilmiş propaganda görmek de mümkündür. 18. Yüzyılda yaşamadığımız için kenevir 250 civarında hastalığı iyileştirmek için kullanılmıyor, fakat bu kenevirin tıbbi etkileri olmadığı anlamına gelmiyor. Tıbbi kenevirin güncel kullanım alanlarını sayacak olursak bunlar:

Glakom tedavisinde kullanılabilir. Epilepsi (Sara) nöbetlerini kontrol altına alabilir, Drevet sendromu olarak bilinen epilepsi türünün semptomlarını da hafifletebilir/kaldırabilir, endişe (anksiyete) rahatsızlıklarını azaltabilir. Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatabilir/durdurabilir. Hepatit C tedavisinin etkilerini arttırıp yan etkilerini azaltabilir. Crohn hastalığını tedavi edebilir. Post-travmatik stress bozukluğuna (PTSB) yardımcı olabilir. Kemoterapi kaynaklı acı ve bulantıyı dindirip, iştahı arttırabilir.

Henüz yeterli bilimsel desteği almasa da az sayıda insan denekli çalışmada ve birçok laboratuvar hayvanı üstünde kanser hücrelerini küçülttüğüne dair veriler mevcuttur.

Blogda paylaşılan başka bir yazıda ise Alkol ile kenevirin kısa ve uzun vadede zarar ve etkilerine dair bilimsel verileri kıyasladık. Bu yazıda iki madde şu alanlarda kıyaslanmıştır: ölüm oranları, kalp sağlığı, araç sürüşü, aşırı doz durumu, kanser türleri, aile içi şiddet, hamilelik ve son olarak bağımlılık.

Kısaca Kenevirin birçok tıbbi faydası mevcutken, alkolün – günde bir kadeh şarap tüketmenin kalp sağlığı açısından iyi olması dışında – tıbbi bir özelliği olmadığı görülmüştür . Tabii ki alkol ve kenevirin kıyaslanması, yapılan kıyaslama koşullarına göre farklılık gösterebilir (hangi alkol türünü, hangi kenevir türüyle karşılaştırdınız vs.) fakat yazıda paylaşılan bilgiler bize gökten inmedi, hepsi bilimsel araştırma, gözlem veya devlet istatistiklerinin yorumlanması sonucu ortaya çıkmıştır

Son olarak işin bir de ekonomik boyutu var…

…ki bu bizim blogumuzun alanı dışında kalıyor (bu konuda bize turizm, ziraat, ekonomi, endüstri gibi konularda yardımcı olmak isteyen arkadaşlarla seve seve ilgileniriz).

“Kenevir: Amerika’nın En Hızlı Büyüyen İş Sektörü” yazımızda yer alan yasal kenevirin “yıl içinde iş ilanlarında %445’lik bir artış olduğu” gerçeği de elimizdeki somut bilgilerdendir. Bununla paralel olarak sağlık hizmeti sektörünün de %70 oranında arttığını ekledi.

Kenevirin ekonomik tarafına dair yazılar için:

Kenevir Ekonomisi

Amerika’nın En Hızlı Büyüyen İş Sektörü

“Kenevir yasaları rahatılmalı mı?” sorusunun cevabı: Kesinlikle evet!

Fakat sorunun görünmeyen kısmını cevaplamak daha zor; yasalar nasıl rahatlatılmalı?  – Polis ve yasanın kenevir kullanımını göz ardı etmesi mi? Tıbbi Kenevir mi?  Dekriminalizasyon mu? Keyfi kullanımın yasallaşması mı? Ticari yasallaştırma mı – Devlet/Özel?

Bir sonraki yazıda bu konuda haklı bir şekilde çekimser olan Hüseyin Angolemli ve Faiz Sucuoğlu’nun değindiği noktaları ve daha fazlasını yorumlamaya çalışacağım.​​

 Son olarak, bir sonraki yazıya hazırlanabilmeniz için, liberal uyuşturucu yasalarına sahip ülkeler ve dekriminalizasyon ile ilgili iki yazı bırakıyorum:

Dekriminalizasyon Nedir?

Liberal Uyuşturucu Yasalarına Sahip Ülkeler

Engindüşünün.