Ilaç şirketlerini evcilleştirme ve kartelleri alt etme

 

Richard Nixon Başkan olduğundan beri dünyanın büyük bir kısmı kazanamayacağı bir uyuşturucu savaşında mücadele ediyor. Bu arada, muhtemelen kaybedemeyeceğimiz farklı bir uyuşturucu savaşında mücadele etmeye başladık.

Yasadışı uyuşturuculara karşı olan mücadeleyi muhtemelen kaybettik. ABD’de 1930larda olan alkol yasağı bunun en büyük örneği. Arada sırada bir uyuşturucu baronunun tutuklanması veya birkaç milyon değerinde kaçak eroin veya kokaine el konulması güzel bir manşet oluştursa da yasadışı madde akışını ve talebi durdurmuyor.

Uyuşturucu ile mücadeleden en karlı çıkan kişiler ise karteller ve narko-teröristlerdir. Mücadelenin kaybeden tarafı ise bu oluşumların satın alabilecekleri veya zorbalık yapabilecekleri başarısız yetkili kişiler ve tabii ki maddelere bağımlı olan kişilerdir.

Meksika hükümeti, tepeden tırnağa silahlanmış ve cepleri parayla dolu kartellere karşı ilan edilmemiş bir iç savaşta mücadele veriyor. Farkında olmadan uyuşturucu satıcıları için müthiş bir iş modeli ve iş yaptıkları kişiler için bir felaket yarattık.

-0-

Kaybedemeyeceğimiz diğer uyuşturucu savaşı, ilaç şirketleri tarafından desteklenen yasal ilaçların aşırı kullanımına karşıdır. Şaşırtıcı gerçek: Sokaktaki yasadışı maddelere kıyasla reçeteli ilaçlar artık daha fazla kazara aşırı doz ve ölümden sorumludur.

Çoklu madde kullanımı (Polifarmasi), gaziler, yaşlılar ve özellikle de risklere karşı savunmasız olan çocuklarda şaha kalkmış ve kontrolsüz bir durumdadır. Michael Jackson, bu büyüyen yasal eczane uyuşturucu salgınının en yüksek profilli poster kurbanı olarak gösterilebilir. Bu ilaç kokteylleri bazen yüksekten uçan doktorlar tarafından bazen de birbirlerinin varlığından haberdar olmayan birden fazla doktor tarafından reçete edilir ve reçeteli ilaçları temin etmenin yasadışı/gözardı edilmiş yollarından da temin edilebilir.

Bu karmaşanın tek bir nedeni olmadığı gibi tek bir çözüm yolu da olmayacak. Doktorlar, ilaç şirketleri, hastalar, politikacılar ve bir çok ürkenin parçalanmış sağlık sistemini suçlayabilirsiniz. Ama odadaki fil Büyük Pharma’dır (Büyük ilaç şirketleri), çünkü Big Pharma Hekim grupları, akademisyenler, tüketici savunucu grupları, internet, basın ve devleti aşırı derecede etkilemek için muazzam kârlarını kullanarak tıp uygulamalarını ele geçirdi.

Çevrenizde psikyatrik ilaç kullanımının ne kadar yaygın olduğunun farkında mısınız? Bu ilaçları kullanan kişilerin kullandığı maddeler hakkında ne kadar bilgilendirildiğinden bir haberiniz var mı?

Sonuç: halkımızın gülünç derecede yüksek bir oranı antidepresanlar, antipsikotikler, anti-anksiyete ajanları, uyku hapları ve ağrı kesici ilaçlara bel bağladı. Psikiyatri ilaçları, uyuşturucu şirketleri için en iyi satanlar arasındadır – antipsikotikler için 16 milyar doların üzerinde; antidepresanlara yaklaşık 12 milyar dolar ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ilaçları için 7 milyar dolardan fazla gelir getirmektedir. Beş Amerikalıdan biri bir psikiyatrik ilaç kullanırken, beş kadından biri ise bir antidepresan kullanmaktadır.

Ülkemizdeki oranı kestirmek zor.

Sizce Kuzey Kıbrıs’taki oranlar ABD’ye kıyasla daha düşük müdür?