Daha önceki yazılarımızda kenevir yasalarının neden rahatlatılması gerektiğini ve milletvekillerinin bu konudaki söylemlerini değerlendirdik. “Kuzey Kıbrıs ve Kenevir” yazı serimizin bu bölümünde ülkemizde kenevir yasalarında izlenebilecek yol haritaları, liberal ülkelerdeki modeller ile ilişkilendirilerek detaylı şekilde irdelenecek.

Dekriminalizasyon

Blog’da daha önce bahsedildiği üzere dekriminalizasyon, yasallaştırmak demek değildir.

Bir fiili, suç unsuru olmaktan çıkarmaktır.  Uyuşturucu maddelerin dekriminalize edilmesi, kullanıcıların yakalanma korkusu olmadan halka açık yerlerde uyuşturucu kullanıp, rahatça uyuşturucu satın alıp, satabilecekleri anlamına gelmez. Dekriminalizasyon daha çok belli miktarlara kadar madde tasarrufu ve kullanımına mahkeme ve hapishane yerine; para cezası, kamu hizmeti veya rehabilitasyon ile karşılık vermektedir, yani yine kendi içerisinde caydırıcılık barındırmaktadır.

Tabii ki her ülke dekriminalizasyonu kendi isteklerine göre yontmuştur.

Hollanda “coffeshop” denen mekanlarda kenevir satışına ve tüketilmesine izin verip, bundan kazanç elde etmektedir. Meksika’da ise amaç kartelleri engellemek olduğu için polis küçük miktarların peşine düşmez, böylelikle kartellerle uğraşacak polis, mahkeme ve hapishane gücünde azalma olmaz. Fakat yine Hollanda’da sadece kenevir dekriminalize edilmişken, Meksika’da kişiler, 5g kenevir, 2g afyon, 500mg kokain ve 50 mg eroin ve benzeri miktarlarda farklı maddeler taşıyabilmektedir.

Meksika, Ekvador, Jamaika, Portekiz, Hırvatistan, İspanya, Avustralya, Avusturya, Hollanda ve Çek Cumhuriyeti  kenevir kullanımını dekriminalize etmiş ülkelerden bazılarıdır, gün geçtikçe birçok Iskandinav ve Afrika ülkesi de bu listeye eklenmektedir.

Dekriminalizasyonun faydalarından bahsedildiğinde genellikle Portekiz örnek gösterilir. Hatta Portekiz’deki sonuçlardan haberdar olan Almanya ve İngiltere polis birlikleri de kenevir kullanımının dekriminalize edilmesi yönünde çağrılarda bulundu.

Portekiz de uyuşturucu kullanımı suç unsuru olduğu zamanlarda, ülkedeki eroin bağımlılığı çok yüksek bir seviyeye gelmişti ve hapishaneye giren kişiler, cezalarını tamamladıktan kısa bir süre sonra hapishaneye geri dönmekteydi. Dönemin başkanı Guterres radikal bir karar ile madde kullanımını dekriminalize etmeyi önerdi. Portekiz’de dekriminalizasyondan sonra görülen bazı olaylar:

  • Madde istismarı ve bağımlılık oranları, dekriminalizasyondan bu yana, yarı yarıya azalmıştır.
  • Bağımlılık tedavisi ve rehabilitasyon, hapsetme maliyetinden daha ucuz olduğu saptanmıştır.
  • Madde bağımlıları, rehabilitasyon ortamında hapisten daha fazla  iyileşme göstermişlerdir.
  • Tedaviyi tamamlayan kişiler, hüküm giymiş suçluların çoğundan daha faydalı toplum üyeleri haline gelmişlerdir.
  • Uyuşturucu kaçakçılığı kaynaklı şiddet büyük ölçüde azalmıştır.
  • Mahkemelerde daha önemli davalar için alan yaratılmıştır.
  • Toplumun uyuşturucu kullanımının isyankâr, karşıt kültürel bir husustan ziyade, bir hastalık   olarak görmesi durumunda, uyuşturucu kullanımının esas niteliği değişmiştir.

Dekriminalizasyon maddelere erişimi kolaylaştırmadığı gibi, madde kullanımını da meşrulaştırmaz. Madde kullanan bireyleri sistemin ağır cezalarından koruyup, hırpalamadan topluma kazandırmayı hedefler.

Günün sonunda hem birey, hem toplum kazanır.

Dekriminalizasyon kolay ve etkili bir çözümdür. Bugün yapılsa, yarın faydaları kendisini gösterecektir. Kefilim buna!

KKTC’de Dekriminalizasyon Nasıl Yapılabilir?

Hali hazırda tam anlamıyla olmasa da yürürlükte olan denetimli serbestlik sistemi sadece bağımlı olan bireyleri korumayı hedeflemektedir. Fakat bu sistem kendi içinde bazı tutarsızlıklara sahiptir. En önemlisi denetimli serbestliğin denetiminin düzgün yapılamamasıdır, den basiti devletin bu denetimleri yapacak bir  laboratuvarı olmaması mesela. İkincisi ise, çok küçük miktarlar ile orta küçük miktarların aynı denetimli serbestliği almasıdır – bırakın 2 gramı, 0.2 gramdan yakalanıp, mahkemeye çıkan insanlar var. Mahkemeye çıkmanın bir yan etkisi olarak gazetelerde ifşa olunmasını da unutmamak gerekir. Denetimli serbestlik esnasında veya sonrasında alacağınız rehabilitasyon, değil bireyin madde kullanımına, yakalandıktan sonra yaşadığı sürece bile yardımcı olmamaktadır.

Daha önce yaptığım çağrımı yineleyeyim.

Hollanda’nın zamanında yaptığı gibi uyuşturucu maddeleri ikiye ayıralım. Zararlı ve az zararlı, ondan sonra bu maddelere limit getirelim. Mesela 7 gram ve üstünde kenevir bulundurmak suç olsun ve para cezasına veya parayı ödeyememe durumunda kamu hizmetine sürülsün, 20gram ve üstü ise satıcılıktan yargılansın. Bu durum maddeler arası da değişkenlik göstermelidir, mesela bonzai ve sentetik kannabinoidlerin zararlı etkilerinden dolayı kenevirden daha farklı bir muamale görmeleri gerekmektedir.  Kişi bu konularda çok göze batıyorsa, sürekli kenevir ile ilişkili suçların içinden çıkıyorsa da yargılansın. Böylelikle hem mahkemeler, hem polis, hem hapishane, hem de bağımlılar ve kullanıcılar rahatlayacaktır. Bağımlıların yeri rehabilitasyon merkezidir, hapishane değil.

Bu söylediğim çok ideal bir sistem değil, farkındayım. Bu sistemin en büyük sınırlandırması, tıpkı mevcut sistem gibi kendi içinde suçlu yaratmasıdır. Fakat ben bu fikri şu an mevcut olan hasarı azaltmak için öne sürüyorum, bu süreç esnasında ve sonrasında yasallaştırmaya yanaşılıp yanaşılmayacağı tartışılabilir fakat şu an denetimli serbestliği sunamayan devletin kenevir yetiştirip satması bir hayal ürünüdür.

Ya uzun yoldan medyanın afişe edici haberler yapması engellenecek, polis ve mahkemeler küçük miktarlara hoşgörü gösterip kimseye zararı olmayan küçük kullanıcıları rahat bırakacak.
Ya da kolay yoldan belli miktarlarda kenevir kullanımı dekriminalize edilecek, böylelikle medya, polis ve yargı da yukarıda bahsettiklerimi yapmak durumunda olacak.

​​

Tümden Yasallaştırma

“Devlet veya özel bir şirket kenevir yetiştirecek, satacak ve devlet vergi alacak.”

Güzel olmaz mıydı?

Fakat durum bu kadar basit değil, “Yasal kenevir” dendiği zaman çoğu insanın aklına gelen ilk örnek olan Hollanda’da bile kenevir yasal değildir, dekriminalizedir. Satılan kenevirden devlet vergi alır, fakat kenevir sanıldığı kadar sıkı denetlenmez.

Çünkü Hollanda yasalarında kenevir legal değildir. Aslında Hollanda’da kenevir, ülkemizdeki gece kulüpleri gibidir desek çok yanlış bir tanım olmaz.

Uruguay dünyada ilk tümden yasal kenevire sahip ülkedir, fakat bu bir gecede olmadı. Uyuşturucu kullanımı aslında Uruguay’da hiçbir zaman suç teşkil etmemiştir. Bir Brookings raporunda, Uruguay’ın 1973’ten 1985’e kadar süren diktatörlük koşullarında bile liberal uyuşturucu politikalarını uzun süredir sürdürdüğü kaydedildi. Kişisel kullanım için uyuşturucu bulundurma 1974 yılından beri suç sayılmamıştır – ve bu yasa tüm uyuşturucular için geçerli olmuştur (Neydi bunun adı? Dekriminalizasyon?).

Devlet, pek çok kenevir yetiştiricisinin bir çatı altında bitkiler yetiştirebileceği “esrar kulüplerine” lisanslar vermektedir; 15 ila 45 kişi ülkenin herhangi bir yerinde bu kulüplerden kurabilmektedir. Bu kulüplerin aynı çatı altında 99 köke kadar hint keneviri yetiştirme izni vardır. Fakat tüketicilerin ve üreticilerin devlete kayıtlı olmaları gerekmektedir. Her iki şekilde de devletin kullanıcılardan haberdar olması bir çok Uruguaylıyı tedirgin etmektedir. Günümüzde kayıtlı eczanelerden beş gramlık kenevir paketlerini 6,50 dolara satın alabilmeleri mümkün. Uruguay, kenevire uygulanan vergileri tarım vergilerine uygulanan vergilerden muaf tutuyor, sadece satışa katma değer vergisini zorunlu hale getiriyor. Ticari üreticilere ise belli bir ücret tahsil edilmekte, ancak bu önlem “Fiyatın karaborsa ile rekabeti olmasına, devlet gelirini en üst düzeye çıkarmamayı amaçlamaktadır”

ABD’de hiçbir uyuşturucu madde yasal olmadığı gibi, kenevir tüketimi ve satışı da federal düzeyde yasa dışıdır. Fakat, 29 eyalet tıbbi esrar kullanımına yasal olarak izin vermektedir. Dokuz eyalet ise, vergi mükellefiyetinin takibinde keyfi kenevir kullanılmasını yasallaştırdı.

Kısaca burada kenevir tıpkı alkol ve sigara gibi kolayca erişilebilen bir madde olur, 18 yaşın üstündeki kişilere satılır ve bu yasallaştırmanın uygulaması ya devlet tarafından ya da özel şirketler tarafından yapılır. İki durumda da devlet hem vergisini alır, hem de maddeleri denetleyebilir.

KKTC’de Kenevir Nasıl Yasallaştırılır?

Çok zor.

Yasallaştırma için bizde ne Amerika’daki ekonomik faydacı düşünce yapısı var ne da Uruguay’daki kenevir hoşgörüsü. Kenevir satın alınabilecek dispanserlerin veya kenevir kulüplerinin açılması için halkın bunu talep etmesi gerekmektedir. Mevcut durumda gençler 1-2 gram kenevir yüzünden yaftalanıyor, toplumdan dışlanıyor ve buna Engindüşün dışında tepki gösterip çözüm arayan başka oluşumlar göremedik. Bu yüzden KKTC’de kenevirin yasallaşması bana şu an için uzak ihtimal gözüküyor.

Anca dünyanın büyük bir kısmı, Türkiye’de dahil yasal kenevire geçtiği zaman (ki kenevirle ilgili yapılan araştırmaların bulgularına bakacak olursak bu önümüzdeki 15-20 yıl içinde olacaktır) Kuzey Kıbrıs’ta da tümden kenevir yasallaştırması söz konusu olacaktır diye düşünüyorum.

​​

Tıbbi Kenevir

Kenevirin belli tıbbi faydaları olduğu barizdir, bilimsel çalışmalar defalarca tutarlı sonuçlar vermiştir.

Kanada’da tıbbi kenevir 2000 yılından beri yasal durumdadır

Tıbbi Kenevir Erişim Yönetmeliği (TKEY) 2001 yılında kabul edildi ve hastalara kenevir temin edebilecekleri üç yol yaratıldı. Bunların arasında evde kendi tıbbi kenevirini yetiştirmek için alınan kişisel üretim lisansı, Kanada’nın özel kenevir sağlığı biriminden temin etmek veya hastaya esrar yetiştirmek için üçüncü bir şahsı görevli belirlemek vardır.

Tıbbi Kenevir Yönetmeliği (TKY) ise 2013 yılında uygulamaya konulup, üçüncü şahıslar tarafından esrar üretimi ve kişisel üretim lisanslarının yasaklanması için sadece devlet tarafından lisanslı üreticiler tarafından temin edebilme sistemi oluşturuldu. Kanada’da tıbbi esrar kullanabilmek, bir sağlık uygulayıcısı tarafından, geleneksel tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalık ve belirtiler için kenevir kullanımına izin almayı gerektirmektedir. Bu bulgulardan bazıları;  kemoterapiye bağlı şiddetli refrakter mide bulantısı ve kusma, kanser hastalarında ve HIV/AIDS sahibi hastalarda iştahsızlık ve kilo kaybı, Multiple skleroz (MS) ile ilişkili ağrı ve kas spazmları, kanser dışı (nöropatik) kronik ağrı ve daha doktor tarafından onaylanmış birçok diğer bulgu veya hastalık.

Temmuz 2017’de Kıbrıs Cumhuriyeti sağlık bakanı Giorgos Pambourides, kabinenin tıbbi kenevir ekilmesi ve sağlanmasına izin veren bir tasarıyı onayladığını belirtti. Kabine toplantısı sonrası konuşan Pambourides, bu yasa tasarısının esas amacının uluslararası yatırımcıların tıbbi kenevir ekimi için verilecek iki lisansa ilgisini çekmek olduğunu söyledi. Buna ek olarak, Pambourides parlamento tarafından onaylanmasını umduğu yenilikçi bu tasarının, yakında önemli yatırımları çekmek için gerekli yasal çerçeveye kavuşacağını belirtti. Uluslararası yatırımcılara neden ihtiyaç duyulduğu sorusuna, bakan, Kıbrıs’ın bu alanda deneyim, bilimsel destek ve önemli fonlara ihtiyacı olduğunu söyledi. “Kıbrıs’ın, olumlu hava koşulları nedeniyle bölgede öncü olabileceğine inanıyorum” dedi. Yetiştirilecek yasal tıbbi (medikal) esrarın yeni girişimcilik ve iş fırsatları yaratacağını söylenmektedir.

Gerekli düzenlemelerin ardından tıpkı Kanada’da olduğu gibi G.K.R.Y’deki doktorlar da hastalarının reçetelerine keneviri ekleyebilecek. Tıbbi kenevir ancak tüm diğer seçeneklerin tükendiği kişiler için bir seçenek olacağını ve lisansların daha önce planlandığı gibi 15 yıllığına verileceğini belirtti.

Komşumuzun amacı hastaların kenevir kullanması değil sanki? 🙂

KKTC’de Tıbbi Kenevir Nasıl Yasallaştırılır?

Adanın kuzeyine bakıldığı zaman tıbbi kenevir ile ilgili bazı yasalar konuşuldu, onaylandı fakat yasaların uygulanmasında bir sıkıntı var sanırım, yani eğer tıbbi kenevire ihtiyaç duyduğunuz bir hastalıktan muzdaripseniz, tıbbi kenevire erişmek için olağanüstü çaba göstermeniz gerekmektedir.

​​

Burada olağanüstü çaba derken gerçekten olağanüstü bir çabadan bahsediyorum, neden mi?

Çünkü ülkemizin kenevir yasaları rahat değildir. 1-2 gram kenevirin kefalet ödeyemediği takdirde hapis gördüğü bir ülkeye yurt dışından 60 mililitrelik (56 gram) CBD yağ şişesi sokmak sanıldığı kadar kolay değildir. Kişinin veya üçüncü şahısların yetiştirmesine de sıcak bakılacağını da düşünmemekteyim. Özellikle de Kanada bile bu lisansları yasaklamışken. Fakat devletin tıbbi kenevir yetiştirmesi o kadar zor değil.

Bu sistemin yürümesi için en büyük yük ziraatçılar, doktorlar ve dispanserlerin

(kenevir ürünlerinin satılacağı yer) üstünde olacaktır. Dispanserler ya devletin, ya eczanelerin ya da kenevir için spesifik olarak açılmış dükkanlar olabilir.

Bazı kenevir türlerinin, bazı hastalıklara daha iyi geldiği bilinmektedir. Ziraatçılar, biyokimyagerler ve doktorlardan oluşturulacak bir ekip bu konuları çözerken. Doktorlar ve dispanserlerin kenevir hakkında eğitim alması ve yaratılacak belli protokollere uyulması gerekmetedir. Tabii ki tıbbi kenevir belli uzmanlık gerektiren bir konu ve bu konuda ülke olarak profesyonel tecrübemiz olmadığı da doğrudur. Fakat bu liman ve havalimanı inşa etmek için de geçerlidir.

Çözümü ne?

Yap-işlet-devret.

Bu konuda deneyimli bir kuruluş Kıbrıs’a gelir sistemi kurar, işletir ve işletirken öğretir, en son da devredip yoluna bakar.

Neden olmasın?​​

Bu yazıda en çok konuşulan üç sistemden bahsettim, seçeceğimiz sistem her ne olursa olsun bunun bir son olmayacağını belirtmek isterim. Günün sonunda sorulması gereken iki soru var:

1- Kenevir yasalarında rahatlamaya gidecek miyiz?

2- Neden?

Yazı dizisinin bir önceki serisinde bahsettiğim üzere; Kuzey Kıbrıs’ta kenevir yasalarında olası esnekliğe ihtiyacımızın tek sebebi mevcut yasaların kenevir kullanıcılarını, bağımlıları ve gençliği kenevirin etkilediğinden daha olumsuz etkilemesidir.

Bu yüzden dekriminalizasyona gidilmesi, yargı ve polisin küçük kenevir miktarlarını -insanları rahatsız etmediği takdirde- göz ardı etmesi taraftarıyım.