Uluslararası Nöropsikofarmakoloji bülteninde yayınlanan bir araştırma, LSD’nin yüzle ilgili duygusal bilgilerin işlenmesini değiştirirken, olumlu toplum yanlısı davranışları artırdığını göstermektedir.

Bilinen en ünlü psikedelik maddelerden biri olan LSD, 1940’larda psikoaktif özelliklerinin keşfedilmesinden sonra bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Fakat güçlü halüsinojen üzerindeki araştırmalar, 1960’larda hippi karşı kültür ve savaş karşıtı hareketle ilişkilendirildikten sonra ciddi biçimde kısıtlanmıştır.

Şu anda LSD, psikoterapistlerin, anksiyete, bağımlılık ve travma sonrası stres bozukluğu da dahil olmak üzere çeşitli psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilecek bir araç olup olamayacağı konusu üzerine araştırmalar yapılmaktadır.

Bültende yayınlanan bu çift kör, plasebo kontrollü çalışmada, LSD, kişinin olumsuz duyguları tanıma yeteneğini azaltma eğilimindeyken, kişinin empati ve olumlu sosyal davranışlarını arttırmaktadır. Araştırmacı Patrick C. Dolder ve ekibi bu çalışmada sağlıklı bireyler üzerinde kontrollü bir şekilde makul dozlarda uygulamalarla sürecin ilerleyişini sağladıklarını aktarmaktadır.

Araştırmacı İsviçre’deki Basel Üniversitesi’ndeki 40 yetişkin katılımcıdan oluşmaktaydı. 11 katılımcının daha önceden LSD deneyimi vardı, ancak geriye kalan 29 kişi daha önce hiçbir psikedelik madde kullanmamıştı.

Araştırma sessiz bir hastane odasında gerçekleşmişti. Her katılımcıya 100 µg ya da 200 μg LSD’lik tek bir oral doz ya da “plasebo” verilmişti. Madde alındıktan yaklaşık 5 ila 7 saat sonra (ki bu LSD’nin en üst düzey etkilerinden yaklaşık 3 saat sonra), her katılımcı ruh hallerini ve duygusal bilginin işlenmesini ölçmek için tasarlanmış bir dizi psikolojik testi tamamladı. Spesifik olarak katılımcılar Yüz Duyguları Tanıma, Çok Yönlü Empati Testi, Sosyal Değer Yönelim Testi, Görsel Analog Ölçekler ve Sıfat Ruh Hali Değerlendirme Ölçeğini tamamladılar.

LSD etkisindeki katılımcılar, korkulu ve üzgün yüz ifadelerini tanımakta daha başarısızdı. Ancak maddenin nötr, mutlu veya kızgın yüz ifadelerinin tanınması üzerinde hiçbir etkisi yoktu. LSD bilişsel empatiyi azaltırken, duygusal empatiyi arttırdı.

LSD etkisindeki katılımcılar, sunulan fotoğraftaki bir kişinin ruhsal durumunun çıkarımını yapmakta sorun yaşadılar. Ancak, kişinin iyiliği için endişe duyma olasılığı daha yüksekti. Bunlara İlaveten, LSD, Sosyal Değer Oryantasyon Testi ile ölçülen olumlu davranışları artırmıştır. Test, katılımcıların kendileri ve diğer katılımcılar arasında küçük bir miktar para dağıtmayı seçmelerini talep etti. LSD etkisinde olanlar, kendileri için daha fazlasını almaktan ziyade daha eşit bir dağılım seçmeye meyilliydi.

Psikedelik madde, katılımcıların öznel ruh halini de etkiledi. LSD, hayal, başkalarına yakın hissetmek, başkalarıyla birlikte vakit geçirme isteği, mutluluk, açıklık, güven ve içe dönüklük ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmacılar fizyolojik etkileri de gözlemlediler, ancak bunlar önceki araştırmalardan dolayı biliniyordu. LSD kullanan katılımcılarda arttırılmış kan basıncı, kalp hızı ve vücut ısısının yanı sıra genişlemiş göz bebekleri de gözlemlenmiştir.

​​Araştırmacılar çalışmanın raporunu şu sözlerle noktalamıştır:

“LSD’nin sağlıklı katılımcılar üzerindeki bu etkileri muhtemelen hastalarda LSD destekli psikoterapi ile dönüştürülebilir ilgiye sahiptir ve olumsuz duyguların algılanmasını azaltması ve terapötik ittifakı kolaylaştırması beklenebilir.”

Tabii ki bu çalışma LSD’nin terapötik etkileriyle ilgili yapılan çok sayıda çalışmadan sadece biri…

Çalışmanın detayları için