Ayahuasca kullanmış ya da bu konu hakkında bilgisi olan kişiler, Ayahuasca’nın görsel algı, bilinç ve bellek alanlarını etkilediğini bilir. Ama hiç beyin hücrelerinin içinde “ruhun sarmaşığına” maruz kaldıktan sonra ne olduğunu düşündünüz mü? Nöronların davranışlarında ve birbirleriyle iletişim şeklinde değişiklikler olur mu?

Sadece sinir hücrelerini canlı olarak incelemek için Ayahuasca kullanmış birinin beyninden bir örnek alamıyoruz; Ancak, artık küçük canlı organoidler büyütmek mümkün (Lancaster & Knoblich, 2014). Çok iyimser nörobilimciler için bu mini beyinler, zihnin gizeminin bir kısmını çözecektir.

Ayahuasca (Daime, yajé, natema vs) Psychotria viridis yapraklarını ve dövülmüş Banisteriopsis caapi çekirdeklerini birlikte  kaynatılarak elde edilen bir bitki suyudur. İlk bitki dimethyltryptamine bakımından zengindir. İkincisi ise β-carboline alkaloidler özellikle harmin bakımından önemli miktarlarda içerir (Rivier & Lindgren, 1972).

Dimethyltryptamineler (DMT) doğal olarak değiştirilmiş bilinç hali ve anlayışlı yaratıcılıkta ortaya çıkan moleküllerden oluşuyor. DMT, Ayahuasca ve Virola enfiyede bulunan aktif maddedir, bu bitkiler geleneksel olarak bazı kabileler tarafından endojen (ruhani hisler yaratan bir  psikoaktif madde sınıfıdır) olarak kullanılmaktaydı.

Bilim insanları “çanakta büyüyen beyinleri” kullanarak, DMT’nin çoğunluğu hafıza, öğrenme ve nöroplastisite ile ilgili olan yaklaşık 1,000 proteini değiştirdiğini gözlemledi.​​

Nöroplastisite, sürekli olarak yok edilen veya yeniden oluşturulan nöronlar arasındaki sinaptik bağlantıların, bebeklikten yetişkinliğe kadar yeni koşullara ve deneyimlere uyum sağlama yeteneğini ifade eder.

Laboratuvarda yapılan gözlemler Vollenweider ve Kometer (2010) tarafından geliştirilen hipotezi doğrulamaktadır. Bu hipoteze göre, belirli beyin ağlarının klasik halüsinojenler tarafından dolaylı aktivasyonunun nöroplastisiteyi arttırıyordu. İlginç bir şekilde, antidepresanların, sinaptik plastisiteyi etkileyebileceği, stresin neden olduğu fonksiyonel ve yapısal bozuklukları tersine çevirdiği bilinmektedir. (Duman, Aghajanian, Sanacora, & Krystal, 2016). DMT ayrıca beyindeki nörojenezi (neurogenesis) artırır – başka bir deyişle, nörojenez klasik antidepresanlarında başarmayı hedeflediği beyinde yeni hücrelerin oluşumudur.​​

Birlikte ele alındığında, tüm bu bulgular, hastalarda tarif edilen Ayahuasca’nın antidepresan etkilerinin arkasındaki moleküler mekanizmalara ışık tutmaktadır (Osório Fde, et al.,  2015).

Ki bu da psikedelik maddelerin potansiyel psikoterapötik etkilerini daha fazla araştırmak için başlı başına bir nedendir.


Kaynakça

 

  1. Duman, R. S., Aghajanian, G. K., Sanacora, G., & Krystal, J. H. (2016). Synaptic plasticity and depression: new insights from stress and rapid-acting antidepressants. Nature Medicine, 22, 238–249. doi: 10.1038/nm.4050.
  2. Lancaster, M. A. & Knoblich, J. A. (2014). Organogenesis in a dish: Modeling development and disease using organoid technologies. Science,345(6194),1247125. doi: 10.1126/science.1247125. Epub 2014 Jul 17.
  3. Osório Fde, L., Sanches, R. F., Macedo, L. R., Santos, R. G., Maia-de-Oliveira, J. P., Wichert-Ana, L., … , Hallak, J. E. (2015). Antidepressant effects of a single dose of ayahuasca in patients with recurrent depression: A preliminary report. Rev Bras Psiquiatr, 37(1),13–20. doi: 10.1590/1516-4446-2014-1496.
  4. Rivier L., & Lindgren, J. E. (1972). Ayahuasca, the South American hallucinogenic drink: An ethnobotanical and chemical investigation. Economic Botany, 26(2), 101–129.
  5. Vollenweider, F. X., & Kometer, M. (2010). The neurobiology of psychedelic drugs: Implications for the treatment of mood disorders. Nature Reviews Neuroscience, 11, 642–651. doi: 10.1038/nrn2884.