Psilocybin:

[3-(2-Dimethylaminoethyl)-1H-indol-4-yl] dihydrogen phosphate

C12H17N2O4P

Uyarı: Psilocybin, illegal bir maddedir. Bu makalenin amacı psilocybin  kullanımına teşvik etmekten ziyade, bu maddeyi kullanacak/kullanmış kişileri, sihirli mantar ve etkileri hakkında elimden geldiğince bilgilendirmektir. 

Özet 

Sihirli mantar (Magic mushroom) psilocybin maddesini barındıran mantara verilen isimdir, psilocybin doğada bulunabilen psikoaktif bir maddedir. İçinde psilocybin veya türevlerini barındıran 180’den fazla mantar çeşidi bulunmaktadır. Psilocybin mantarlarının Mezo-Amerika’da uzun bir süre boyunca ruhsal ve dinsel törenlerde kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde ise, psilocybin mantarları ABD ve Avrupa’da en popüler keyif verici psikoaktif maddeler arasında yer almaktadır.

Psilocybin mantarlarının küme baş ağrısı, obsessif-kompülsif bozukluk, endişe, depresyon ve bağımlılık gibi çeşitli rahatsızlıklarda terapâtik amaçlar ile kullanımı da git gide artmaktadır.

Sihirli mantar ve türevlerinin bir çok ülkede kullanım ve satışı yasal değildir. Fakat, son zamanlarda bu maddenin potansiyel tıbbi ve psikiyatrik etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi adına insan denekli, küçük ve yüksek kontrollü çalışmalar yapılmasına bir çok kurum tarafından izin verilmektedir. 

Nerden çıktı bu sihirli mantar? 

Sahra çölünde yapılan arkeolojik çalışmalar, insanların 7.000 yıldan uzun süredir halüsinojen mantar kullandığını iddia etmektedir. [1]  Tarih öncesi bir çok farklı coğrafyada mantarları temsil eden resim örneğine rastlanmıştır. Çoğunlukla, bu resimlerin dini seremonileri sembolize ettiği düşünülmüştür. Eğer atalarımız bu mantarlardan kullanmışsa, yaşadıkları deneyim tarih öncesi kültürü; sanat, din ve sosyal değerlere kadar gündelik hayatı bir çok açıdan etkilemiştir.

Bu verilere dayanarak Terence McKenna “Kafası iyi maymun hiptotezi”ni (Stoned Ape hypothesis) ortaya sürerek, ilk insanların zeka gelişiminin  mantar tüketiminden kaynaklanan evrimsel bir kazanç olduğunu iddia etmiştir. Fakat, yeterince ikna edici kanıt sunmadığından dolayı McKenna’nın bu hipotezi bilim dünyası tarafından şüphe ile karşılanmıştır.

Tarih öncesi Mezo-Amerikasında kapsamlı psilocybin tüketimine dair iddialar, Maya ve Aztek kültürlerinden gelmektedir. 15 ve 16. yüzyılda Meksika ve Guatemala’yı fetheden İspanyollar, yerli halkın mantar kullanımını barbarca ve medeniyet dışı görerek, mantar kullanımını yasaklamıştır. Buna ragmen, yerli şamanlar, İspanyol yasalarını gizlice çiğneyerek 400 yıl boyunca kültürel miraslarını koruyup, gizli bir şekilde mantar tüketmeye devam etmiştirler. 

1957 yılında, Gordon Wasson, Time Magazine ’de  yayınlanan “Sihirli Mantarı Arayış” adlı makalesinde, yerli kabile şamanı Sabina ve sihirli mantarlar ile ilgili deneyimlerini paylaşarak, batı dünyasında sihirli mantarın tanınmasında öncülük etti. 

Wasson’un deneyimlerini okuduktan sonar Oaxaca’ya gidip sihirli mantarları denemek isteyen Harvard Üniversitesi araştırmacıları, Timothy Leary ve Richard Alpert, Harvard Psilocybin Projesini başlattı. Tabii ki bu proje başlatıldıktan kısa bir süre sonra işlerinden kovuldular. İşsiz her akademisyenin yapacağı gibi 1962 yılında psikedelik akımı başlattılar. 1960’lı yılların hippileri sihirli mantarları ve psikedelik akımı hızlıca kabul edilmişti. 

1971 yılında, psilocybin BM’nin Psikotorpik Maddeler Düzenlemesinde yer alarak başta ABD olmak üzere bir çok ülkede illegal bir madde haline gelmişti. Fakat, bu kongrede bahsedilen psilocybin, sihirli mantar değildi, bahsedilen şey psilocybin maddesinin mantardan ayrıştırılmış haliydi. Bu yüzden bu düzenlemeyi kabul eden ülkeler, psilocybin içeren mantarların denetimini kendi elinde tutmaktaydı. Günümüzde, istisnalar olsa da psilocybin mantarları bir çok ülkede illegal bir madde olarak tanımlanmaktadır. 

Geçtiğimiz yıllarda, Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi ve  Amerikan gıda ve ilaç kurumu gibi denetleyici kurumlar, psilocybin içeren araştırmalar ile ilgili olan kurallarını esnetmiştir. Psilocybin’in  terapâtik bir araç ve kişisel/ruhani gelişim metodu olarak kullanımı diğer psikoaktif maddelere göre daha esnek durumdadır. Günümüzde psilocybinin etkileri üstünde birçok araştırma yapılmakta ve bir çok araştırma yayınlanmıştır. 

Sihirli mantar ve etkileri 

Psilocybin mantarları bütün halleri ile tüketilebilir, bu mantarlar uzun süre dayanabilmeleri adına genellikle kurutulurlar. Pek çok kişi tatlarının güzel olmadığı konusunda ise hemfikirdir. Alternatif bir yöntem, bu mantarların çayını yapmaktır. 

Mantar tüketildiği zaman hissedilenler:

-Duygusal deneyimlerin yoğunluğunda artış

-İç gözlemde artış

-Hipnogojik deneyimler (Ayıkken rüyada olma hissiyatı) Beyin görüntüleme çalışmaları psilocybin mantar deneyiminin rüya görmeye benzetmekte

-Kısa süreli İllüzyon ve Sinestezi gibi algısal değişiklikler

-Günlük hayatta uzak durulan duygu ve düşüncelere karşı açıklık

-Zaman algısında bozukluk

 

Bu etkiler psilocybin kullanımının sonrasındaki 1-1.5 saat içinde hissedilir.[2]

Fiziksel yan etkiler ise kişiden kişiye değişim göstermektedir, rapor edilmiş yan etkilerden bazıları:

-Kalp atışında yükseliş veya azalış

-Tansiyonda yükseliş veya azalış

-Çarpıntı

-Bulantı

-Arttırılmış tendon refleksleri

-İrileşmiş gözbebekleri

-Yorgunluk veya uyarılma

-Koordine hareket güçlüğü

Kötü deneyimler 

Ilk kez sihirli mantar kullanacak kişiler, kaçınılmaz olarak “kötü deneyim” (bad trip) yaşamaktan çekinirler. Çekinceler arsında genellikle kontrol edilemeyen paranoya, rahatsız edici halüsinasyonlar ve umursamaz davranışlar bulunmaktadır. Psilocybin etkisi altındayken kötü deneyimler yaşamak olasıdır, fakat olası bir deneyime hazır hissetmek, ve mantar tüketilirken güvende hissedilen bir ortamda olmak bu riski azaltır. 

Sihirli mantar ile ilgili şehir efsaneleri 

“Sihirli mantar kullanımı delirtir” 

Araştırmacılar psilocybin mantarı ve şizofreni vakalarında görülen psikotik nöbetler arasında benzerlikler saptamışlardır. Fakat her vakada psilocybin’in etkilerinin geçici olduğu görülmüştür. Mantar kullanımı, hastahanelerin acil servisine giden kişilerin fiziksel ve mental halleri bir-iki saat içerisinde eski haline dönmüştür.[3]  Hatta, nüfus çapında yapılan yeni bir çalışma ise, klasik psikoaktif (LSD, sihirli mantar) madde kullanan kişilerin, kullanmayanlara kıyasla psikolojik rahatsızlık ve intihara meyillerinin daha az olası olduğunu gösteriyor.[4]

Ailede bulunan bir psikolojik rahatsızlığın, psikoaktif madde kullanımı ile su yüzüne çıktığına dair kesin bir kanıt olmamasına rağmen, bir çok bilim insanı psikoaktif madde kullanımı kaynaklı rahatsızlıklar ve aile geçmişi arasındaki bağ ile ilgili kesin görüş belirtiyor. [5]

“Sihirli mantarlar zehirlidir” 

Bu şehir efsanesinin doğruluğu “zehirli” tanımınıza bağlıdır. Eğer kimyasal maddeleri kategorize ederken yarattığı sarhoşluğa, değiştirdiği bilinç haline ve vücutta yarattığı fizyolojik değişikliklere bakarsanız, evet, sihirli mantarlar zehirlidir.

Fakat eğer tanımınız bu yönde ise, kullanılan bir çok madde zehirlidir. Kenevir, alkol, tütün, hatta kafein. Zehirli madde tanımınız eğer ölümcül tehdit oluşturan maddelerden yana ise, mantarlar zehirli değildir.

Sihirli mantarlar zehirli değildir ve büyük sağlık problemleri teşkil etmezler. Fakat, halüsinojen olmayan, fiziksel hastalık ve büyük hasar verebilecek, nadir durumlarda ölüme bile yol açabilecek kadar toksik olan mantarlar doğada mevcuttur. Mantar türlerinin iyice teşhis edilmesinin önemini ise çok barizdir. 

Terapâtik kullanım 

1960 ve 70lerde yapılan bir çok klinik çalışma denemesi, psilocybin ve benzeri psikoaktif maddenin başta küme baş ağrısı, duygusal rahatsızlık ve bağımlılık konusunda etkili olduğunu gösterdi.[6]

1970’li yıllarda Psilocybin illegal olarak sınıflandırıldığından beri terapâtik etkileri üzerine olan çalışmalar sıfırlandı denecek kadar azaldı. Fakat günümüzde, psilocybin’in  terapâtik etkileri başta MAPS ve The Beckley Foundation olmak üzere bir çok profesyonel tıbbi kuruluşun dikkatini çektiği için psilocybin mantarına dair bilimsel çalışmalar hiç olmadığı kadar yüksek bir finansman ve ilgi ile yürütülmekte. 

Küme baş ağrısını azaltmak için psilocybin kullanımı 

Küme baş ağrısı, olabilecek en acı verici ve yıkıcı baş ağrısı tipi olarak bilinmektedir. Migren ağrısından daha yoğun, fakat daha kısa sürmekte olan bu baş ağrısının, gece yaşanan atakları, gündüze nazaran daha sert olsa da, ikisi de kişinin hayatını olumsuz etkilemektedir.

Bugüne dek, psilocybin’in tedavi potansiyeli ile ilgili yapılan sistematik bir çalışma bulunmasa da, sayısız anektodal raporlar göz ardı edilmemelidir.

2000’li yılların ortasında, bazı hastaların, LSD ve psilocybin kullandıktan sonra küme baş ağrılarında azalma olduğunu bildirmesi, bilim dünyasının psikokoaktif maddeleri alternatif bir tedavi yöntemi olarak gözden geçirmesini sağladı.[7]

Güncel bir anket ise, psilocybin kullanımının küme başağrısı tedavisinde kullanılan mevcut ilaçlardan daha etkili olduğunu iddia etmektedir, toplanan veriler bu hastalıktan muzdarip kişilerin %50’sinin psilocybin’in çok daha etkili bir tedavi olduğunu söylediğini belritmektedir. [8]

Duygusal ve endişe bozukluklarında psılocybın kullanımı 

Anektodal veriler de psilocybin ve diğer psiko-aktif maddelerin, depresyon ve endişe gibi duygusal rahatsızlıklara yardımcı olabileceğini işaret etmete. Dr. James Fadiman’ın bu konuda topladığı veriler de bu iddiayı destekleyip, doğrular nitelikte.

Daha önce de bahsettiğim gibi, devletin belli araştırmalara izin vermesi ile 2011 yılında psilocybin’in depresyon ve ölüm endişesi olan kanser hastalarındaki etkileri araştırmaya başlandı.

Katılımcılar ilerlemiş kanser hastaları olup, klinik olarak, hastalıklarından kaynaklanan stress ve endişe ile teşhis edilmişlerdi. Sonuçlar, katılımcıların depresyon ve endişe seviyelerinin psilocybin tedavisi sonrasındaki 6 ayda gözle görülebilecek şekilde azalma olduğunu işaret etmekteydi.

Psilocybin tedavisi, aynı zamanda obsesif-kompulsif bozukluk tedavisinde kullanılan serotonin bazlı ilaçlara tepki vermeyen bir grup hastanın semptomlarını azalttığını gösterdi.[9]  Bu çalışmada bütün katılımcıların obsessif-kompülsif bozukluklarının %23 ve %100 arasında azaldığı saptandı. 

Bağımlılık tedavisinde psilocybin desteği 

Psilocybin, 2015’te yapılan bir araştırmada alkol bağımlılığını tedavi etmekte de umut verici sonuçlar gösterdi.[10] Psilocybin destekli bir psikoterapi programı, katılımcıların, alkol tüketiminde ve alkol tüketme isteği oranlarını da bariz bir şekilde azalttığını göstermişti.

Psilocybin’in, aynı alkolde olduğu gibi sigarayı bırakmak isteyen kişilere yardımcı olduğu da gözlemlenmiştir. Bilişsel-davranışçı bir terapi programında, psilocybin takviyesi alan  15 katılımcıdan 12’sinin sigarayı bıraktığı gözlemlenmiştir. [11] Normal sigarayı bırakma metodlarına kıyasla, % 35 daha fazla bir başarı oranından bahsetmekteyiz. 

Kişisel/ruhani gelişim

Daha önceki çalışmalar, halüsinojenik madde kullanan sağlıklı yetişkinlerin kişilik, davranış ,değer ve tavırlarında daha olumlu değişimler belirttiğini  göstermişti .[12] , [13] Bunun arkasına yapılan sistematik çalışmalar ise daha önceki bulguları destekler nitelikteydi. Psilocybin kullanan bir çok kişinin söylemleri arasında bulunan iddialar: 

– Müzik, sanat ve doğayı daha fazla takdir ettiği

– Çevresindeki insanlara karşı çok daha toleranslı olduğu

– Yaratıcılık ve hayal güçlerinin yükseldiği 

Günümüzde yapılan psilocybin araştırmalarının bulguları da önceki sonuçları desteklemekte. Bu çalışmalara katılan kişilerin %40’ı doğa ile olan ilişkilerinde, uzun süreli pozitif değişiklikler gösterdiğini belirtmiştir.[14] 

2011’de yapılan bir başka çalışma ise bir kere psilocybin kullanan kişilerin, bir yıldan daha uzun bir süre boyunca, katılımcıların mutluluk ve açıklık ölçeklerinde artış görüldüğü iddia edilmekte. Araştırmanın ilginç tarafı, daha yoğun deneyim yaşayan kişilerin, pozitif ve uzun süreli değişimlerinin daha muazzam olduğunu belirtmesiydi.[15] 

Bu kişisel deneyimler- çevre ile bağlılık –  sihirli mantarların, beyinde birbiri ile iletişim içinde olmayan bölgelerin, birbiri ile iletişime geçmesinden kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bu oldgunun adı “serbest bilişim”dir . Buna benzeyen beyin aktivitesi bazı meditasyon hallerinde de görülmektedir. [16] 

 

Referanslar 

[1] Samorini, G. (2009). The oldest representations of hallucinogenic mushrooms in the world.

 

[2] Passie, T., Seifert, J., Schneider, U., & Emrich, H. M. (2002). The pharmacology of psilocybin. Addiction Biology, 7(4), 357–364.

 

[3] L, S., H, G., & K, C. (2004). Poisonings resulting from the ingestion of magic mushrooms in Krakow. Przeglad Lekarski, 62(6), 394–396.

 

[4] Hendricks, P. S., Thorne, C. B., Clark, C. B., Coombs, D. W., & Johnson, M. W. (2015). Classic psychedelic use is associated with reduced psychological distress and suicidality in the United States adult population. Journal of Psychopharmacology, 29(3), 280–288.

 

[5] Nichols D.E. (2004) Hallucinogens. Pharmacology & Therapeutics, 101, 131-181

 

[6] Vollenweider, F. X., & Kometer, M. (2010). The neurobiology of psychedelic drugs: implications for the treatment of mood disorders. Nature Reviews Neuroscience, 11(9), 642–651.

 

[7] Sewell, R. A., Halpern, J. H., & Pope, H. G. (2006). Response of cluster headache to psilocybin and LSD. Neurology, 66(12), 1920–1922.

 

[8] Schindler et al (2015). Indoleamine hallucinogens in cluster headache: results of the Clusterbusters medication use survey. J Psychoactive Drugs, 47(5), 372-381.

 

[9] Moreno, F. A., Wiegand, C. B., Taitano, E. K., & Delgado, P. L. (2006). Safety, tolerability, and efficacy of psilocybin in 9 patients with obsessive-compulsive disorder. Journal of Clinical Psychiatry, 67(11), 1735–1740.

 

[10] Bogenschutz, M. P., Forcehimes, A. A., Pommy, J. A., Wilcox, C. E., Barbosa, P. C. R., & Strassman, R. J. (2015). Psilocybin-assisted treatment for alcohol dependence: A proof-of-concept study. Journal of Psychopharmacology, 29(3), 289–299.

 

[11] Johnson, M. W., Garcia-Romeu, A., Cosimano, M. P., & Griffiths, R. R. (2014). Pilot study of the 5-HT2AR agonist psilocybin in the treatment of tobacco addiction. Journal of Psychopharmacology.

 

[12] Leary, T., Litwin, G. H., & Metzner, R. (1963). Reactions to psilocybin administered in a supportive environment. The Journal of Nervous and Mental Disease, 137(6), 561–573.

 

[13] Alpert, R., Leary, T., & Metzner, R. (1971). The psychedelic experience.

 

[14]Studerus, E., Gamma, A., & Vollenweider, F. X. (2010). Psychometric Evaluation of the Altered States of Consciousness Rating Scale (OAV). PLOS ONE, 5(8), e12412.

 

[15] Griffiths, R. R., Richards, W. A., Johnson, M. W., McCann, U. D., & Jesse, R. (2008). Mystical-type experiences occasioned by psilocybin mediate the attribution of personal meaning and spiritual significance 14 months later. Journal of Psychopharmacology.

 

[16] Carhart-Harris, R. L., Erritzoe, D., Williams, T., Stone, J. M., Reed, L. J., Colasanti, A., … others. (2012). Neural correlates of the psychedelic state as determined by fMRI studies with psilocybin. Proceedings of the National Academy of Sciences, 109(6), 2138–2143.